28 Ocak 2014 Salı

Böbrek

Merhabalar,
Neden böbreklerimize gereken önemi vermiyoruz? (Ya da veremiyoruz olarak mı sormam gerekirdi bu soruyu? Bence istesek veririz demek ki vermiyoruz olarak sormam gerekiyormuş ve buradan çıkan başka bir sonuç bu parantezin tamamen gereksiz olduğu ama okumuş bulundunuz artık, sağlık olsun.) Belki de ilk başta böbreklerimize vermemiz gereken önem ne kadar sorusuyla başlamalıydık. Bunu anlamamız için vücudumuzun gerçek hikayesini öğrenmemiz gerekiyor. Organların gerçek işlevleri, beyinin nasıl iktidara geldiği, akciğerlerin neden 5'e ayrıldığı gibi birçok konuya hakim olmak gerekiyor ki böbreklerimizin gerçek değerini anlayalım. Peki anlamasak ne olur? Bir şey kaybeder miyiz? Bu sorunun cevabı potansiyelinizin altında kalmayı kaybetmek olarak görüp görmemenize göre değişir. Ya da değişmez tam emin olamadım şimdi ama fazla bilgiden zarar gelmez.(Çoğu zaman.) Neyse o da başka bir yazının konusu olsun. Hikayeye en başından başlamak gerekiyor. Daha anne karnındayken birbirinin aynı olan hücreler neye göre organlara dönüşüyor sorusuyla başlayacak yolculuğumuz en sonunda en önemli organımız olan böbreğimizle son bulacaktır. Aslında sonunu başında söyleyince insanın biraz keyfi kaçıyor. Geçen bir kitap okumuştum önsözden başlayım dedim, adam sonunu yazmış. Artık önsözleri okumuyorum. Bazen de kitabı bitirince okuyorum. Üzücü bence.
İyi akşamlar dilerim.

Sekiz

İyi günler,
Neden yağmur yağdı diyebiliyoruz ama ölü öldü; yangın yandı diyemiyoruz? Sizce de garip değil mi? Aslında bur cümlelerden yola çıkarak dil ve insanlık üzerinde oynanan oyunları görme şansına sahibiz. Anlatmaya en başından başlayalım. Bir düşünceyi yok etmenin birkaç adet yolu vardır. Birkaçını saymak gerekirse: Tüm düşünenleri ortadan kaldırabilirsiniz.( Ama ilerde aynıları tekrar düşünülebilir o yüzden etkili ama kısa süreli bir önlem almış olursunuz. Hem zaten o kadar adamı kim öldürecek?) Düşünceyi insanların beyninden lazerle silebilirsiniz.(Aslında en iyi çözüm bu ama maalesef ki şu anki teknoloji buna müsait değil.) Ya da kelimeleri değiştirirsiniz. Düşünme eyleminin kaynağı kelimelerdir. İnsan kelimelerle düşünür. Eğer kelimeleri değiştirirseniz düşünceleri de değiştirebilirsiniz.( Türkçemiz yok olmasın falan filan diye uğraşmalarının asıl nedeni bu. Eğer Dil değişirse düşünce değişir, düşünce değişirse insan değişir, insan değişirse başka şeyler de değişir, sonra bir takım olaylar falan olur.) Neyse, önceden ölü de ölürdü yangın da yanardı. Şimdi olmuyor böyle. Muhtemelen ilerde yağmur da yağamayacak. Peki neden böyle oldu? Çünkü bir şeyleri düşünmemizi istemiyorlar, o yüzden dilimizi değiştiriyorlar yavaş yavaş. Ama çok geç değil, hala bir şeylerin gidişatını değiştirebiliriz. Bırakın yangın yansın; buz donsun; olan olsun. Sonra bizden saklanan o büyük gerçeği fark edelim. Peki neden buraya direk yazmıyorum bu gerçeği? Aslında yazamıyorum, size elmanın tadını,maviyi nasıl tarif edemiyorsam bunu da tarif edemem. Maviyi anlamanız için gökyüzüne bakmanız gerekir, bunu anlamanız için de yangının yanması gerekir. Çok geç olmadan bir şeyler yapın.

10 adımda felsefe

17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...