Hiç düşünmediniz mi bakteriler neden kendisinden birkaç trilyon kat büyük olan bir canlıyı öldürmeye bu kadar hevesli? Bence düşünmemişsinizdir, insanlar böyle konuları pek düşünmüyor, genelde sıkıcı bir hayatı tercih ediyorlar. Neyse konumuza dönelim, öncelikle besin piramidine niye bakteriler alınmaz biliyor musunuz? Çünkü bakterilerin gücüyle diğer canlıların gücünü kıyaslamak abes olur. Bakteriler her türlü döver diğer herhangi bir canlı türünü. Onları bu yarışa sokmamamızın nedeni bakterilere duyduğumuz saygı yüzünden. Aramızdaki güç farkı çok fazla ve zaten isteselerdi çoktan ölürdük demek ki bakteriler bizi öldürmek istemiyorlar. Muhtemelen bizi pek iplemiyorlar. İnsan o kadar da üstün bir varlık değil onların gözünde. Sonuçta 150.000 yılda anca bulabildik antibiyotikleri ve 5 senede adamlar (adamlar derken bakterileri kast ettim ama sanırım bunu siz de anlamıştınız ama amacım bilgi vermekten ziyade parantez açmaktı. Canım parantez açmak istedi uzun zamandır açmıyorum parantez. Bence herkes günde en azından 2(iki) tane parantez açmalı. Noktalama işaretleri arasında parantezin yeri ayrıdır bence. Bu arada noktalama işaretleri ayrı bir başlığı hak ediyor diye düşünüyorum. Muhtemelen yazacam ve muhtemelen kimse okumayacak :( hayırlısı artık.) direnç geliştirdi. Bu aslında büyük bir yenilgi ama pek fark edilmiyor nedense. Bakteriler bizi öldürmek istemiyor ama isteselerdi bunun nedeni antibiyotikler olmazdı kibrimiz olurdu bence, sonuçta burası onların dünyası.
Böbreklerinize iyi bakın zira aklınızın bile sizi terk ettiği, dönüp bir daha bakamayacağınız o karanlık anlarınızda onlar hep sizinleydi.
21 Mart 2015 Cumartesi
20 Mart 2015 Cuma
10 adımda felsefe
12.) Sandalyeler
İyi bir felsefeci sandalyeler hakkında en azından 2-3 cümle kurabilmelidir. Sokrates şimdi yaşasaydı eminim ki "Sandalyeler mi? Dünyanın şu anki halini onlara borçlu olduğumuza hiç şüphe yok." derdi ama yaklaşık 2500 yıl önce yaşadığı için yüksek ihtimalle söylediği şey şuna benzeyecektir: " τοίναυρ νπίνα ύνο γκάφΠαγκράτι α γκάφα" Yunan olmasının da etkisi vardır tabii bu laflarda ama şimdilik bu konuyu bir kenara bırakalım. Bıraktık mı? Güzel, bilmeniz gereken başka bir şey ise sandalyeler 1. Dünya Savaşı'nın çıkmasını engellemişlerdir. "Yoo çıktı ki." demeden önce dinleyin bi dakka açıklayacam. Sandalyeler birinciyi engelledi, bizim 1. Dünya Savaşı dediğimiz aslında ikincisi, 2. de üçüncüsü. Yazık değil mi? Yazık bence, sonuçta yaptığımız işlerin bilinmesini isteriz sandalyeler niye istemesin ki? Yalnız sandalyeler akıllandı artık 4. Dünya Savaşı'nı çıktıktan sonra durduracaklar. Tahminimce bir gece hepimizi öldürecekler. "O zaman savaş çıkınca sandalyeleri evimden atarım." diyebilirsiniz ama diğer insanlar ölecek ve ben dünyadaki son insan olmanın ölmekten daha iyi olmadığını düşünüyorum. Yalnız insanları öldürerek savaş durdurmak da saçmaymış yav birinin bunu sandalyelere söylemesi lazım.
İyi bir felsefeci sandalyeler hakkında en azından 2-3 cümle kurabilmelidir. Sokrates şimdi yaşasaydı eminim ki "Sandalyeler mi? Dünyanın şu anki halini onlara borçlu olduğumuza hiç şüphe yok." derdi ama yaklaşık 2500 yıl önce yaşadığı için yüksek ihtimalle söylediği şey şuna benzeyecektir: " τοίναυρ νπίνα ύνο γκάφΠαγκράτι α γκάφα" Yunan olmasının da etkisi vardır tabii bu laflarda ama şimdilik bu konuyu bir kenara bırakalım. Bıraktık mı? Güzel, bilmeniz gereken başka bir şey ise sandalyeler 1. Dünya Savaşı'nın çıkmasını engellemişlerdir. "Yoo çıktı ki." demeden önce dinleyin bi dakka açıklayacam. Sandalyeler birinciyi engelledi, bizim 1. Dünya Savaşı dediğimiz aslında ikincisi, 2. de üçüncüsü. Yazık değil mi? Yazık bence, sonuçta yaptığımız işlerin bilinmesini isteriz sandalyeler niye istemesin ki? Yalnız sandalyeler akıllandı artık 4. Dünya Savaşı'nı çıktıktan sonra durduracaklar. Tahminimce bir gece hepimizi öldürecekler. "O zaman savaş çıkınca sandalyeleri evimden atarım." diyebilirsiniz ama diğer insanlar ölecek ve ben dünyadaki son insan olmanın ölmekten daha iyi olmadığını düşünüyorum. Yalnız insanları öldürerek savaş durdurmak da saçmaymış yav birinin bunu sandalyelere söylemesi lazım.
11 Mart 2015 Çarşamba
Riskler risk almak ve riskli davranışlar üzerine bir deneme
Bu sefer bir farklılık yapıp başlığı uzun yazdım. Çok garip bir duyguymuş uzun başlıkların altına yazı yazmak.(Aslında değil ama öyle yazasım geldi. Niye bilmiyorum.) Neyse bu başlık hakkındaki düşüncelerimi bir kenara bırakıp bu yazının esas amacından bahsetmeye başlayabiliriz. Esas amaç biraz fazla iddialı bir belirteç oldu sanırım. Bir tavuğun esas amacı nedir ki? Yok tavuk biraz karışık bir canlı daha basitten başlayalım. Hidrojenin esas amacı nedir ki? Bir bilinci olduğunu sanmıyorum hidrojenin o da fazla basit olmuş olabilir. Bakteriler nasıl? Sanırım bakteriler olabilir. Bir bakterinin esas amacı nedir ki? Tabii ki bu sorunun bir cevabı var ama bu cevabın verileceği yazı bu yazı değil, dolayısıyla yaklaşık 3 satır alakasız konulardan bahsettik, belki de bir çoğunuz "ne diyo bu" diyerek bıraktı okumayı, dolayısıyla ben böyle yaparak büyük bir risk almış oldum.(Hoop bağladım konuyu.) Neyse geyiği bırakıp konumuza dönelim. Risk almak kabaca oluşabilecek zarara rağmen bir davranışı gerçekleştirmek gibi bir şeydir. Bence bu kadar yeter bu konu için. Başka konulardan bahsedelim mi? Mesela balıklar ağlar mı? Her sene dalgalar yüzünden litrelerce su toprağa dökülüyor eğer bu toprağa karışan su yerine konmasaydı bir kaç senede denizlerin kuruması gerekirdi. Denizler kurumuyor çünkü balıklar dalgaların azalttığı su kadarını ağlayıp geri yerine koyuyor. Dolayısıyla balıklar ağlar. Bence ağlarlar yani.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
10 adımda felsefe
17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...
-
Tornavidalara tarafsız bir gözle baktığımızda tornavida ile vida sıkmak ve çekiçle çivi çakmak benzer eylemlerdir. ikisi de birbirinden bağ...
-
18. Sanat İyi bir felsefeci sanat hakkında bilgili gözükmelidir. Bu sayede çevrenize hava atabilirsiniz. Gerçekten bilmenize gerek yok ama ...
-
17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...