24 Aralık 2015 Perşembe

Satranç öğreniyoruz: 3. bölüm

Evet bu bölümde yavaş yavaş satranç taşlarına giriş yapacağız. Hangisinden başlayalım? En önemli taş olan Şah'tan mı başlasak ya da en süper en satranç taşı olan Vezir'den mi? ya da tahtada toplam 16 tane olan vasıfsız Piyon'dan mı başlayalım? Peki neden Fil, At veya Kale ile başlamıyoruz? Neden en güçlü ya da en güçsüzden başlamak zorundayız? Neden ortalama olanlardan başlamıyoruz? Ortalama olanlar ezilmeye mahkum mudur hep? Çok fazla soru sordum niye ki? Neyse birazdan bırakırım soru sormayı muhtemelen. Aha bırakmışım, iyi devam edelim o zaman. Fil ile başlayalım diyorum. (bu Önceden iki kare menzili varmış ama taşların üstünden atlayabiliyormuş. Sonradan demişler ki filler zıplayamaz o yüzden taşların üstünden atlamasın demişler. Bu sıkıcı kısımları geçelim bence.) Fil ile iyi oynayabilmek için öncelikle bir filin nasıl hissettiğini anlamanız lazım. Filler sadece çapraz hareket ederler. Peki bu ne anlama gelmektedir? Şu anlama gelmektedir: Bir fil siyah karenin üzerindeyse oyun boyunca siyah karelerin üzerinde kalacaktır, beyaz karelere geçemeyecektir. Filler dar görüşlü ve cahil taşlardır. Kendisine ilk söylenen fikri sahiplenir ve ömrü boyunca o düşünceye göre yaşar. Yeniliklere açık değildir filler. Siyah karelerde mi yoksa beyaz karelerde mi duracağına bile kendisi karar vermez. Başkalarının doğrularına göre yaşarlar.  Eğer dikkat ettiyseniz fil hariç diğer bütün taşların siyah ve beyaz karelerde hareket edebildiğini fark etmişsinizdir. Kendine ait olmayan fikirlere ölümüne bağlı olan ve o fikirlerin dışına asla çıkmayan tek taş fildir. Niye gerçek hayattaki filler böyle değil; çünkü gerçek bir filin beyni vardır ve onu kullanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

10 adımda felsefe

17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...