24 Eylül 2019 Salı

Noktalama işaretleri: Ünlem İşareti

Serimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ünlem işareti esasında oldukça basit görünür. Şöyle: ! Çizmesi de kolaydır. 3 adımda nasıl ünlem işareti çizilir gelin hep beraber öğrenelim:
0.) Defteri açın.
1.) Düz bir çizgi çizmeye başlayın.
2.) Çizginin sonuna doğru vazgeçin ve kaleminizi kağıttan kaldırın.
2,5.) Aslında çizgiyi tamamlamak istediğinizi fark edin ve bu seçiminizden pişman olun.
2,9.) Tekrar çizmek için kalemi kağıda geri yaklaştırın.
2,95.) Sadece ufak bir nokta koyacak bir yer kaldığını görün
3.) Esefle noktayı koyun.
3.) O çizgiyi asla tamamlayamayacağınızı (Bu nası kelime yav) kabullenin ve bununla yaşamaya hazırlanın.
3.) Kafanızın içinde size sürekli neden kalemini kaldırdın diyen o küçük radyoyu susturmanın yollarını arayın. Bir süre sonra artık hayatınızın böyle olduğunu kabullenin.
3.) O radyonun sustuğu nadir anlarda düşüncelerinizin yankısı ile mücadele edin. Bir işe yaramadığını görünce bunu da kabullenin.
3.) Kabullenmeye alıştığınız için sosyal yaşamınızda da kabullenerek tavizler vermeye başlayın. Çevrenizdeki insanların sizi zayıf görünce size dişlerini nasıl geçirdiklerini hayretle izleyin. 
3.) Bu durumunuzu görüp size öğüt veren insanların verdiği öğütlerin size değil de esas kendilerine yaradığını fark edin. Alıştınız artık bunu da kabullenin.
3.) Artık hayatınızın o kadar da kötü olmadığını görün, sizi sömüren sarmaşıkları artık hissetmediğinizi anlayın ve umutlanın. Belki de dibe vurmuşsunuzdur ve artık yukarıdan başka gidecek yer yoktur. Bunu da kabullenin.
3.) Sezgilerinizin arttığı bir anda durumun hiç de böyle olmadığını görün. Hayatınızın aslında iyiye gitmediğini sadece artık kötüye karşı duyarsızlaştığınızı ve uyuştuğunuzu anlayın. Sizi sıkan sarmaşıklar o kadar uzun zamandır oradalar ki artık onları vücudunuzun bir parçası sayıyorsunuz. Onlarsız bir hayat düşünemiyorsunuz. Dibe hala vurmadınız, Dip diye bir şeyin olmadığını fark edin. İyiye giden hiçbir şey yok ve de olmayacak. Kabulleniyoruz.
3.) "Artık yeter bundan sonra değişmek için dibe vurmayı beklemeyeceğim." Deyin kendi kendinize ve bu arada bir şeyler daha kabullenin, çünkü kabullenmek artık alışkanlıktan ihtiyaca dönüştü bizde. Bağımlılıklarınızı da kabullenin.
3.) Hayatınızda hiçbir şeyin değişmediğini çünkü yine bir şeyleri beklediğinizi fark edin. Dibe vurmayı değil bardağı taşıran son damlayı bekliyorsunuz çünkü. Bir kere daha yapsın ilişkimi kesiyorum dediğiniz insanlar bir daha yapmıyor çünkü onlar da fark ediyorlar sömürdükleri insanın isyan edeceğini
3.) Bazen kendinizi her şeyin güzel olduğu o sarmaşıksız geçmişi, bazen de tüm bunlara isyan ederek hayatınıza çeki düzen verdiğiniz o mağrur geleceği hayal ederken yakalayın ve isyan ederek yücelmenin köleliğin en büyük belirtisi olduğunu hatırlayın. Siz birey değil kölesiniz. Kabullenin diyeceğim ama çoktan kabullendiniz bile.
3.) Değişmek isteyin ve bu uğurda acı çekmeyi göze alın. Bunun kolay olmadığını hatta şu anki halinizle devam etmekten çok daha acılı bir yol olduğunu kabulleneceğiniz en son şey olarak kabullenin.
3.) Artık kabullenmeyi bırakın bir şey size uymuyorsa kabullenmeyin, uyuyorsa zaten kabul etmenize gerek yoktur.
4.) Geçmişte verilen sözler yüzünden yıllardır yerinizde saydığınızı görün ve artık ileriye doğru harekete geçin
5.) Sosyal yaşantınızda tam bir katliam yapın, yalnız o sarmaşıkları sökmek biraz can yakar baştan söyleyim.
6.) Artık arkadaşınız kalmadı ve bu üzücü evet, ama bunu zaten biliyordunuz hem onlar çok da arkadaş sayılmazlardı, onlara sarmaşık büyüten bahçıvanlar desek daha doğru olur.
7.) Tek başınızasınız ama yalnız değilsiniz. Enerjiniz artık size ait ve onu doğru bir yerde kullanmanın yollarını düşünün. 
8.) Sanki hala bir şeylerin eksik olduğunu fark edin geçmişe doğru ufak bir yolculuğa çıkın, hatayı ilk nerede yaptığınızı bulun.
9.) Ünlem işaretini suçlamayı bırakın, o sadece sizin kendi yetersizliğinizin ortaya çıkmasını sağladı.
10.) Ünlem işaretinin sonundakinin nokta olmadığını fark edin. Aslında aynı çubuğun önden ve üstten çizilmiş resimleri olduğunu da fark edin.
11.) Bu şekilde aslında bir yerine iki çubuk çizdiğinizi fark edin.
12.) Çizgiyi taa en başından beri tamamlanabilecek en güzel şekilde tamamladığınızı fark edin.
13.) Diğerlerine nokta gibi görünse de onun da aslında çizgi olduğunu anlayın.
14.) Hayatınızı tamamlamak için kendi nokta gibi görünen çizginizi arayın.
15.) Bulunca da bırakmayın.
3.) Artık defteri kapatabilirsiniz.

23 Eylül 2019 Pazartesi

Yay

Yay deyince sizin aklınıza ne geliyor? Burç olan yay gelebilir ya da ok fırlatmaya yarayan alet veya böyle sarmal şekilli metal bir şey de gelebilir. Peki bu yazıda hangisinden bahsedeceğiz? (Yazıya hafif bir gizem ve merak katarak okuyucuyu kendime çekmeye çalıştım ama "bana ne lan" diyerek okumayı bırakmanız da olası. Neyse kalanlarla devam edelim.) Açıkçası ben de bilmiyorum çünkü önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi sadece başlığı açıp bıraktığım yazılardan birisi bu da. O zaman hepsinden kısa kısa bahsedelim mi? Bahsedelim. Yay burcu erkeği duygusaldır ve Kırşehirli bir manavdan, hayatının herhangi bir zamanında, yumruk yeme ihtimali diğer burçlara göre 4 kat daha yüksektir. Yay burcu kadını ise kendisi farkında olmasa da maviden nefret eder. Eski insanlar yayı keşfetmeden önce okları düşmanlarına saplamaları için çocukları kullanırlardı. Bu sayede yavaş da olsa oldukça isabetli atışlar yapabilirlerdi. Çocukların aerodinamik özellikleri nedeniyle bu savaş stratejisi günümüzde kullanılmamaktadır. Öbür yaylar ise çok ilginç varlıklar. Bildiğin metal ince bir çubuk. Normalde ince bir metal çubuğu katlarsanız bıraktığınızda öyle kalır ama bir yayı katlarsanız bırakınca geri eski haline döner. Çünkü düz değildir, bükülmüştür, yamuktur. Doğru şekilde eğildiği için artık enerji depolayabilir hale gelmiştir yay. Diğerleri kuvvet karşısında deforme olurken yay deforme olmaz aksine kuvvete karşı enerji biriktirir ve ilk fırsatta geri teper. Buradan ne anlamamız gerekiyor? Baskı altındayken dik bir duruş sergilemek onurlu bir harekettir, sonunda bükülmek hatta kırılmak olsa da dik durmak güzeldir. Herkes yapamaz bunu. Yaylar eğilmiştir, yamuktur, deformedir. Kuvvet karşısında küçülür yaylar, dik bir duruş sergilemez. Hor görülür yaylar bu yüzden. Baskıya bu kadar kolay boyun eğdikleri için, her şeyi kolayca kabullendikleri için hor görülürler. Oysaki yaylar ne kabullenir ne de boyun eğer, sadece karşı koymak için doğru zamanı beklerler ve o baskı azaldığı zaman topladıkları enerji harekete geçerler. Bu yaptıkları çok umursanmaz ama. İnsanlar günün sonunda bükülmüş metal çubukları hatırlar, yayları önemsemez. Onları "sürekli eğilip bükülen, ortama göre şekil alan kaypak çubuklar" olarak tanımlarlar. Evet şiddet karşısında dik durmak belki gerçekten de onurlu bir harekettir ama bir şeyleri cidden değiştirmek istiyorsanız onurunuzu bir köşeye bırakıp eğilmeniz gerekir bazen. Şiddet karşısında dik durursanız insanlara hatırlayıp güç alacakları bir anı vermiş olursunuz, şiddet karşısında yay olursanız insanlara bir gelecek vermiş olursunuz. Sizin olmadığınız bir gelecek. Sizi istemeyen bir gelecek. Ne de olsa yaylar sürekli eğilip bükülen ortama göre şekil alan kaypak çubuklardır. 

21 Eylül 2019 Cumartesi

kene

Öncelikle iyi günler, keneler, KKKA ve bu hastalıktan korunma hakkında bilmeniz gerekenler değil de hava atmalık bilgilerden biraz bahsetmek istiyorum. Gerekli bilgileri herkes bildiği için onlarla hava atılamıyo malesef. Hava atmak için kafadan uydurmak da bir seçenek ama önce etrafta o konuda bilgili biri olmadığından emin olmanız sosyal saygınlığınız açısından faydalı olur. KKKA'nın nedeni Nairovirus ismindeki bir RNA virüsü. Bu virüsün hastalık yaptığı tek canlı biziz. Başka hiçbir canlıda hastalık yaptığı gösterilememiş. İneklere falan bulaşınca bir şey olmuyor hayvana ama insanı hasta ediyor. Belki de bu doğanın bizden intikam alma şeklidir. Neyse konumuza dönelim. Keneden kendimizi korumamız için öncelikle kene gibi düşünmemiz gerekir ama ne kadar uğraşırsak uğraşalım kendimizi asla bir kene kadar kene gibi düşünemeyiz. Keneler kene gibi düşünme konusunda uzmandırlar. O zaman boş verin onu kene nasıl tanınır onu öğrenelim. Aşağıda gördüğünüz üzere tok bir kene üzüm tanesine benzerken aç bir kene karpuz çekirdeğine benzemektedir. Kenelerin yazın daha tehlikeli olma nedeni budur. Çünkü karpuz ve üzüm yaz meyvesidir; keneler kendilerini kolayca bunlara benzeyerek kamufle edebilirler. Peki her gördüğümüz üzümden kaçacak mıyız? Hayır üzüm ve keneyi ayırmanın bir yolu var. Üzümler hareket etmezler. Karpuz çekirdekleri de öyle. Eğer evinizde dolaşan bir karpuz çekirdeği görürseniz onu sakın evrimin son halkası sanmayın, muhtemelen kenedir. Öldürün gitsin. Eğer gerçekten evrim geçirmiş bir karpuz çekirdeğiyse de merak etmeyin, doğa bir yolunu bulur. Başka karpuz çekirdekleri de var.


10 adımda felsefe

17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...