
Böyle tüylü garip bir böcek ama bu kısmı benzemiyor esas bunların avlanma yöntemleri güzel
Bu şekilde bir çukur kazıp içine oturuyorlar. Daha sonra kenardan geçerken kayıp düşen karıncaları yiyorlar. Eğer karınca tam dengesini kaybetmezse de bu sefer karıncanın üstüne kum fırlatıyor. Peki karıncanın geldiğini nasıl anlıyor? karınca kenardan yürürken kumları düşürüyor oradan anlıyor. Can sıkıntısı da böyledir, bir kere bu çukura düşerseniz sonunuz bellidir. Peki bundan nasıl kurtulabiliriz? Direkt olarak saldırmak işe yaramaz çünkü yenemeyiz can sıkıntısını tek başımıza ama herkesin kendi savaşını verdiği şu dünyada eğer çoklu kişilik bozukluğunuz yoksa yanınıza adam da çağıramazsınız. Kaçmak da işe yaramaz zira can sıkıntısından kaçmak amacıyla yapılan her eylem sizi ona bir adım daha yaklaştırır. (Bu arada sanılanın aksine apandis sıkıntıdan patlamaz.) Yapmanız gereken ilk şey sakin olmak çünkü korku ve endişenin tek getirisi düşünme kapasitenizi sınırlamak olacaktır. Yok... bi dakka, bi durun aklıma bir şey geldi. Şimdi can sıkıntısı bedensel değil beyinsel bir kavram olduğu için kognitif fonksiyonlarımızı kısıtlayan her şey can sıkıntısını da kısıtlayacaktır. Dolayısıyla korkup bağırarak oluşturacağınız suni bir dehşet duygusu can sıkıntısını maskeleyebilir, çünkü yaşamanın derdine düştüğünüzde canınız sıkılmaz. Canınız sıkılıyorsa bağırın. Tabii bu yazıdan volkanların beyinsel fonksiyonları olduğu anlamı da çıkar ama yukarıda da belirttiğim gibi onunla volkanoloji uğraşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder