21 Mayıs 2024 Salı

10 adımda felsefe

17.) Adımları hızlandırmak

Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikten sonra yolun kenarında oynayan bir çocuk görmüş ve ona falanca köy kaç saatlik uzaklıkta? diye sormuş. Çocuk da bir adama bakmış bir de arabadaki elmalara sonra demiş ki yavaş gidersen öğle vaktine varırsın ama hızlı gidersen akşama anca gidersin. Adam içinden bu çocuk da biraz saf herhalde diye geçirip hedefine biran önce yetişmek için hızla atını sürmüş. Daha sonra hızla giderken arabanın tekeri yoldaki bir taşa takılmış ve tüm elmalar yere dökülmüş. Adam durup elmaları toplamış daha sonra kaybettiği vakti telafi etmek için atını daha hızlı sürmüş o yüzden elmalar tekrar düşmüş, işte bu olay birkaç kere daha tekrarlanmış ve adam köye ulaştığında güneş batıyormuş. Bu hikayeden çıkarmamız gereken ders "bazen yavaşlamak hedefimize daha hızlı varmamızı sağlar" olarak düşünülebilir. Doğru ama bu hikayeye başka bir açıdan da bakabiliriz. Mesela adam tek başına değil de yanında birisi ile gitseydi ve hızlı gittiği zaman yanındaki ona "Hızlı gittin elmaları döktün senin yüzünden geç kaldık" dese, yavaş gittiğinde de "Çok yavaş geldin hızlı gitseydin daha çabuk gelirdik köye, belim ağrıdı" dese bu durumda bu adamın nasıl davranması lazım? Aldığınız yanlış karar yüzünden azarlanmak mı daha kötü yoksa aldığınız doğru karar yüzünden azarlanmak mı? Ya da ilk başta yavaş gidip sonra niye hızlı gitmiyorsun deyince hızlanıp elmaların döküldüğünü göstermek mi lazım? O zaman da "söylesen anlamayacak mıydım sanki?" gibi bir şeyler ile karşılaşabiliriz. Demek ki yola çıkacağımız insanı iyi seçmek lazım veya seçeceğimiz insanla önceden kısa bir yola çıkmamız lazım. Bazen yetişmemiz gereken yere sadece acele etmezsek ulaşabiliriz veya gecikmememiz gereken tek yere hızlı davranırsak geç kalabiliriz. Acele edip de kimseye geç kalmamanız dileğiyle.

10 Ekim 2023 Salı

Yazı yazma rehberi: bölüm 5

Öncelikle iyi günler, nasılsınız iyi misiniz? Umuyorum ki her şey yolundadır. Aslında her şeyin yolunda olması bazı durumlarda iyi olmuyor. Yazı yazarken örneğin. Eğer ben çok mutluysam ve hiçbir sıkıntım yoksa hiç yazı yazasım gelmiyor, çok üzgünsem ve her şey kötüyse de gelmiyor ama yazı yazdığım zamanlar her şey olmasa da bir şeylerde bir problem var ve o problem beni üretmeye itiyor. Izdırap genellikle kötü ama onun da işe yarayan bir kısmı var. Aspirin de söğütten yapılıyor ama nasıl ki başımız ağrıdığı zaman söğüt ağacı yemek yerine onun işe yarar kısmını tüketiyorsak acı ve ızdırap konusunda böyle yapacaz. Üretmeye iten kısmını bulup ayrıştırmamız gerekiyor sadece. Bunu bulmak için deneyi tasarladım bile. Kendimi çeşitli şekillerde acıya maruz bırakıp yazı yazma üzerindeki etkilerini inceleyeceğim. Beraber inceleyeceğiz aslında. Üşüme ile başlayalım bence, hem havalar soğumaya başladı kolay olur üşümek. Bakalım üşümek insanın yazma performansını nasıl etkiliyor. Yarın üşüyüp sonuçları bildiririm. 

Bu arada halihazırda üşümüş olan varsa lütfen yazı yazmayı deneyip sonucunu bana bildirebilir mi? Böylece boşuna üşümemiş olurum ya da örneklem sayısını artırmak iyi olur ben yine de pencereleri açayım.

5 Temmuz 2023 Çarşamba

ağrı kesiciler 1. bölüm

 Öncelikle iyi günler,

Geçen gün buraya yazacak konu düşündüm ama aklıma bir şey gelmedi. Sonra düşündüm acaba yazabileceğim her şeyi yazdığım için mi aklıma bir şey gelmedi yoksa uzun süredir yazmadığım için mi? Eski yazdıklarıma baktım biraz çoğunu unutmuşum, okuyunca hoşuma gitti, espriler falan komik geldi. İnsanın kendi esprisine gülmesi bence çok doğal bir durum (ama yaparken komik olmuyo o kadar, unutup da sonra birisi söyleyince veya bir yerde okuyunca komik oluyo).  Neyse aklıma konu geldi bir tane, "Ağrı kesiciler neremizin ağrıdığını nereden biliyor?" google'a yazarsanız karşınıza, ağrı kesiciler sefil moleküllerdir, hiçbir şeyden haberleri yoktur, vücuttaki tüm ağrıları keserler, yok COX enzimi yok μ-opioid reseptörü falan gibi birtakım şeyler karşınıza çıkacaktır.  Onlar da güzel hipotezler ama burayı okuyorsanız rrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr (pardon R harfinin üzeri tozlanmış da onu silerken oldu.) muhtemelen sıkıcı gerçeklerin peşinde değilsiniz. Ağrı kesiciler neremizin ağrıdığını biliyor ve bu bilgiyi gidip o ağrıyı kesmek için kullanıyor. Buradaki esas soru "nasıl biliyor" değil "niye biliyor"

Ağrı kesiciler neremizin ağrıdığını niye biliyor? Nedeni bize olan sevileri mi yoksa ağrımıza olan nefretleri mi? Tam araştırmadım ama nefret ve korkunun insanları harekete geçirme konusunda sevgiye kıyasla daha etkili olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bence ikinci seçenek daha doğru. Bu arada  Ağrılarımız da bizim bir parçamız mı acaba? Elimiz, kolumuz, beynimiz, böbreğimiz bizim bir parçamızsa; Hücrelerimiz, kaslarımız, sinirlerimiz, lökositlerimiz bizim bir parçamızsa o zaman duygularımız, düşüncelerimiz, umutlarımız, korkularımız ve ağrımız da bizim bir parçamız değil midir? Ağrı kesiciler bizim ağrılarımızdan nefret etmek ile bizim bir parçamızdan da nefret ediyor değiller mi? Bir şeyden nefret ederek ona iyilik yapmak mümkün demek ki. Bunun tam tersi de geçerlidir diyebilir miyiz? sevmenin kötülük olduğu zamanlar olabilir mi? Ağrı kesicilerin ağrımıza olan nefretini bütüncül olarak algılarsak yanlış anlamış oluruz ve yaptıkları iyilikten mahrum kalabiliriz ya da bazı insanların sadece ufak bir parçamıza olan sevgisini de bütüncül düşünürsek bize verdikleri zararı anlamayabiliriz belki de. 



Neyse yav çok uzun olmasın öyle olunca okunmuyor, ikinci bölümde devam ederiz. 

21 Haziran 2023 Çarşamba

Çekiç ve Tornavida

 Tornavidalara tarafsız bir gözle baktığımızda tornavida ile vida sıkmak ve çekiçle çivi çakmak benzer eylemlerdir. ikisi de birbirinden bağımsız iki parçayı metal bir çubuk yardımıyla bir araya getirir. Biri vurarak öbürü döndürerek. Peki hangisi daha iyi? Yaptığımız işte çekiç gibi sert ve kararlı adımlar mı atmalıyız yoksa tornavida gibi dönek mi davranmalıyız? Günümüz dünyasında bazen, nezaket ve kibarlık korkaklık veya zayıflık olarak görülüyor. Kabalık ve umursamazlık da bazen kararlı ve kendine güvenen bir imaj çizebiliyor. Şimdi bu kısımlar zaten her yerde yazıyor, bir çok kere okumuşsunuzdur yukarda yazdıklarımı o yüzden biz bu olaya başka bir taraftan bakalım, bir tornavida olsaydınız yıldız tornavida mı olmak isterdiniz düz tornavida mı? Peki bir çekiç olsaydınız kendinize yıldız tornavidaları mı daha yakın hissederdiniz düz tornavidaları mı? Vidalar ve çiviler iyi geçiniyorlar mı peki? Pense nedir? Yav bi sürü yeni soru çıktı ortaya en iyisi alet çantası ve gizemleri hakkında da bir yazı dizisi yazıyım, bu arada fark ettim ki blog'da bir sürü yarım kalmış yazı dizisi var. Acaba onları mı bitirsem yoksa yeni yazı dizilerine devam mı etsem ama buraya nasıl anket eklenir bilmiyorum o yüzden şöyle yapalım ben aşağıya A ve B diye iki harf yazıyım. A yeni yazı dizileri yaz B de eskileri bitir olsun mesela. Siz de yorum kısmına  aşağıya yazdığım A'yı veya B'yi kopyala yapıştır yaparak katılırsınız ankete

 

 

A

 

 

B

 

  

İsterseniz kendi klavyenizi de kullanabilirsiniz.

19 Haziran 2023 Pazartesi

Yazı yazma rehberi: bölüm 4

Yazı yazarken yeni şeyler denemekten korkmayın. Mesela ben bu yazıyı üç cümlelik gruplar halinde güncelleyeceğim. Üçüncü cümleye de gelmişiz o zaman bir sonraki güncellemede görüşürüz.

EK 1: yeni bir şey fark ettim. Geçenki üçlemenin son cümlesini veda cümlesi yazmam aslında gereksiz olmuş. Zaten üç cümle hakkım var onu da bu şekilde harcamışım.


EK 2: yeni bir şey fark ettim. Geçenki üçlemede bir önceki üçlemede yaptığım hatalardan bahsetmem gereksiz olmuş. Zaten üç cümle hakkım var onu da bu şekilde harcamışım.


EK 3:Yeni bir şey fark ettim. Şaka şaka etmedim. Tabii bu durum, bu üçlemeyi de böyle harcadığım gerçeğini değiştirmiyor.


EK 4:bence geçenki şakaya değdi. Nedense kendi esprilerime çok gülüyorum. Bir de üç cümle azmış yav yetmiyo bi şeye.


EK 5:şöyle ilginç bir durum var, geçmişimi eleştirdiğim sürece ilerleyemiyorum, ama geçmişimi eleştirmezsem de hatalarımdan nasıl ders çıkaracağımı bilmiyorum.

EK 6:belki de hatalardan ders çıkarma fikrinin kendisi de bir hataydı, eyleme geçmek hazırlanmaktan daha önemlidir belki. Çünkü vakit az yazılacaklar çok.

EK 7:üç cümle kuralından sıkıldım yav. Yine de uygulamaya devam edeceğim. Neyse şimdilik böyle gitsin bakalım.



geçen gün

Dün blog'taki yazılarımdan birisini yapay zekaya okuttum. Hakkını yemeyeyim güzel de okudu yazının ana fikrini ve genel tarzını güzel analiz etti. Bir sonraki adımım buradakilere benzer şeyler yazdırmaya çalışmak olacak, eğer becerebilirsem bundan sonra bana ihtiyaç kalmaz. Tabii bunu yapmak zor çünkü çok üşeniyorum bununla uğraşmaya. 

8 Mayıs 2023 Pazartesi

Yazı yazma rehberi: bölüm 3



Genelde internetteki rehberlerde yazı yazarken dikkat etmeniz gereken 10 şey, gözden kaçırmamanız gereken 5 durum falan yazıyor. Ben bu bölümde yazı yazarken dikkat etmemeniz gerekenlerden bahsedeceğim.
1.) Önceki yazılarınız
2.) Ev kirası
3.) Verilmiş sözler
4.) Eski alışkanlıklarınız
5.) Eski alışkanlıklarım
biraz alakasız duruyor ama gelin yakından inceleyelim.
yazı yazarken daha önceki yazılarınızı dikkate almamalısınız çünkü o yazıyı yazdığınızdaki siz ile şimdiki siz arasında ufak da olsa bir fark var, fikirleriniz değişmiş olabilir, çıkarlarınız değişmiş olabilir, başka şeyler de olabilir o yüzden en iyisi geçmişi geçmişte bırakmaktır.
Ev kirası, mutfak alışverişi gibi cebinizden para çıktığı durumlar insanın moralini bozuyor. Yazı yazarken gündelik kaygılarınızın olmaması en iyisi
Zorla yazı yazılmaz sırf birisine söz verdiniz diye yazı yazmayın, aslında tekrar düşününce zorla yazı yazılır yav bu maddeyi iptal edelim. Okumayın 3. maddeyi
Eski alışkanlık konusu aslında biraz karışık mesela bu alışkanlık yazı yazmaksa bunu göz ardı etmeyin ama yazdıklarınızı silmekse göz ardı edebilirsiniz.
son olarak yazı yazarken benim eski alışkanlıklarımı dikkate almanıza gerek yok.

bu yazı ne işimize yaradı? Google'a Hempel'i kuzgunları yazarsanız internetin uçsuz bucaksız dünyası size tümevarım ile ilgili ilginç bir akıl yürütme örneği sunacaktır. Biz onun bi benzerini de az önce burada yaptık. Aslında yazıya başlarken böyle bitirmek aklımda yoktu. Genelde yazımda bahsettiğim kavramları kendim açıklarım ama bu sefer üşendim. Böyle olmasının nedeni muhtemelen size dikkat etmemeniz gereken şeyleri söylerken bunlara benim dikkat etmemdi, kendi kazdığım kuyuya siz düşmeyin diye ben düştüm.

10 adımda felsefe

17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...