12 Haziran 2015 Cuma

Üretmek

Geçen aklıma geldi, şimdi eğer birisi hayatından memnunsa bunu değiştirmek için çaba harcamaz çünkü adam mutlu zaten. Mutsuz insanlar ise hayatlarındaki bu mutsuzluğu gidermek için çaba gösterir mutlu olmaya çalışırlar. O zaman bilim olsun sanat olsun bir şeyler üretebilmek için mutsuz olmak gerekiyor. Pastör memnun olsaydı dünyanın halinden aşıyla falan uğraşmazdı. Genelde imkanlarımızı mutlu olmak için kullanıyoruz. (Mutlu olma eşiklerimiz farklı bu arada. Kimi bmw alınca mutlu olurken kimisi on binlerce insanın hayatını kurtarınca mutlu oluyor.) Mutsuzlukla çalışıyoruz. Mutsuz olduğumuz sürece üretebiliriz zira. Yani bir şeyler üretmek istiyorsanız mutsuz olmak zorundasınız. Yazıya başlarken, yaklaşık 1(bir) ay önce, böyle düşünüyormuşum şimdi çok malca bir düşünce olduğunu fark ettim. Bence insanı değişime iten güç mutsuzluk(ya da mutlu olma isteği de diyebiliriz.) değil merak duygusu. Bu cümleyi de bir(1) ay önce yazmışım ve şimdi yeni bir şey fark ettim. Merak etmek aslında mutlu olma çabamıza verdiğimiz bir isim. Bir önceki cümleyi bir(bir) dakika önce yazdım ve şu an çok saçma olduğunu görüyorum. O değil de bu yazı nereden baksan 3(3) aylık bir süreçten geçti ama siz onu okurken bunu fark etmeyeceksiniz. Üzücü bir şey bence ama öbür yandan bu yaptığımız gayet doğal. Sonuçlar hemen her zaman sebeplerin önüne geçmiştir. Nihayetinde ağaca baktığımızda kökleri değil çiçekleri görüyoruz. Her ne kadar o çiçekler varlıklarını köklere borçlu olsa da kimse kökleri umursamıyor. Bence kökleri biraz umursamak lazım. Bir şeyin değerini anlamamız için ille de onu kaybetmemiz gerekmiyor. Biraz düşünerek de bulabiliriz genelde. Köklerin de değerini er geç anlayacağız. Kimimiz düşünerek, kimimiz kaybederek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

10 adımda felsefe

17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...