22 Nisan 2016 Cuma

Satranç öğreniyoruz: 6

Vezirler önemli taşlardır. Sadece satranç oynarken değil satrancın dışında da gayet işlevseldirler. Mesela kapının altına sıkıştırarak kapanmasını önleyebilirsiniz. (Bunu diğer taşlarla da yapabilirsiniz evet.) Tekrar düşündüm de aslında bu işi hiçbir satranç taşıyla yapamazsınız, çünkü satranç taşları sadece satranç oynadığımız sürece varlar. Satrançtaki vezir satranç oynamadığımız zaman sadece bir tahta(yerine göre plastik,cam veya zenginseniz altın) parçasından ibarettir. İnsanların ölünce et yığınına dönüşmesi gibi düşünebilirsiniz. Bu açıdan bakınca " Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya konur." yanlış bir cümle olur. Niye? Çünkü oyun bitince o kutuya konulan taşlar şah ve piyon değildir. Şah piyon vezir gibi tanımlar satranç oynandığı sürece geçerlidir. Umuyorum ki anlamışsınızdır öbür türlü yukardakilerin hepsi boşa gitmiş olacak ve boşa giden yazılar beni üzüyor. Neyse vezire geri dönelim. Satrancın en güçlü taşı olmayı kendi mi istemiştir? Acaba her yenilgiden sonra kendini suçluyor mudur? Ya da sahip olduğu güç yüzünden kibirleniyor mudur? Biz de onun kadar güçlü olmak için ne yapmalıyız? Daha bunun gibi birçok soru sorabiliriz. Niye peki? Neden piyona sormadık bu soruları? Bu sorular sadece güçlülerin cevaplayabileceği sorular mı? Piyonlar bu soruları cevaplamak için yeterince iyi değil mi? 'Ben güçlülerin ve başarılıların cevabını merak ediyorum eğer güçsüz olanların cevapları yeterince iyi olsaydı başarısız ve güçsüz olmazlardı. 'diyebilirsiniz. Kaçırdığınız bir nokta var ama, Başarının ölçütü ne kadar başarılı oduğunuz değil; (Ne kadar başarılı olduğunuz)/(Ne kadar başarılı olabileceğiniz)'dir. 100 metreyi 2 saniyede koşabilecek bir adamın 8 saniyede koşması başarı değildir bence fakat 100 metreyi 25 saniyede koşabilecek bir adamın 26 saniyede koşması başarıdır. İlk adamla konuşmak size bir şey katmaz çünkü kapasitesinin %25'ini kullanan birisi ile konuşmuş olursunuz. Daha kendi sınırlarını bile zorlayamamış birisinden öneri almak ne derece doğru olur? Peki vezir bunun neresinde? Kapasitesini ne kadar kullanıyor? Aslında boşa yazıyorum, bunların hiçbir önemi yok değil mi? Çünkü günün sonunda herkes vezir olmayı seçer piyon olmaktansa. Sonuç güzel olmadığı sürece verilen emeğin hiçbir değeri yok kimsenin gözünde. Kimse kendi başına kaldırımın kenarından çıkan otları bahçede yetiştirilen güllere tercih etmez. Güllerin kaderi şiir, resim ve kitaplarda yaşamaya devam etmekken, otların kaderi çürümektir.  Ne kadar çalışırsanız çalışın rahata alışmış tembel bir gül kadar değeriniz olmaz bazen. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

10 adımda felsefe

17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...