Çok güzel fikirlerim var ve bunlar sayesinde çok güzel şeyler olacak bence, olmayabilir de ama bi deneyelim. İstekler ve sonuçların uyuşmaması tarihte sıkça karşılaşılan bir olgu sonuçta. Osmanlı Devleti'nin topları tasarlaması bunun çok güzel bir örneğidir: Bu konuda tarihçiler 2(iki) teori üzerinde yoğunlaşıyor. Birincisi topların aslında iletişim aracı olduğu şeklinde, mesajı topa yazıp atıyorlar böylece mesaj güvercinden daha hızlı bir şekilde yerine ulaşmış oluyordu. İkinci teori de iletişim üzerine. Bu teori topların esasen, surlarda elçilerin geçebileceği kadar delik açma amacıyla yapıldığıydı. Böylece içeri sokulan elçiler mesajlarını hızlı bir şekilde iletiyorlardı. Kapılarda falan çok sıra oluyormuş o zamanlar. Neyse demek istediğim şey amaç ve sonuç bambaşka olabilir ve bu gayet normal bir şey. Rehberimize dönersek: Kendini bilmekten bahsetmiştim ilk bölümde ondan devam edeyim biraz daha sonra ikinci bölüme falan geçerim. Şimdi kendini bilmek önemli tamam ama esas mesele "kendini bilmek ne demektir?" sorusuna cevap bulmak. Burada Jerasmus Usta'nın bir sözünü paylaşmak istiyorum. " İlaç ile zehrin arasındaki fark dozudur." (İngilizcesini bulamadım. Bulsam onu yazardım ve anında bu yazı daha iyi hale gelirdi.)Kendisi çağında anlaşılamamış bir cerrahtır. (Hayatını Calradia bozkırlarında oradan buraya koşup adam ameliyat ederek geçirmiştir.) Neyse, şimdi kendini bilmek demek insanın yapmak istediği şeylerin farkında olması, ne istediğini bilmesi değildir. Bu yarımdır, pek işe yaramaz. Bilmek yetmez istediklerini almaya çalışması gerekir. Sadece bilmek zarar verir. Mesela yazar olmak istediğiniz halde bu mühendis olduysanız ve çeşitli sebeplerden ötürü(geçim kaygısı, arkadaş çevresi, el alem ne der falan) yazar olmak için çabalamazsanız her gün bir öncekinden daha kötü hale gelir. Tükenme hızınıza siz bile şaşırırsınız. Demek istediğim kendinizi tanıyacaksanız tam yapın bu işi. Eğer istekleriniz için çalışmayacaksanız boş verin heri, bu haliniz daha iyi olur. Eğer bu yazıyı da okuduysanız artık hazırsınız. Hadi şimdi gidin ve kendinize inanın. Evrenden gelen pozitif enerjiyi tepe tepe kullanın. Unutmayın ki içinizde ihtiyacınız olandan fazlası var, ikinci bir böbrek, bir kaç metre bağırsak belki biraz da karaciğer.
İyi akşamlar.
Böbreklerinize iyi bakın zira aklınızın bile sizi terk ettiği, dönüp bir daha bakamayacağınız o karanlık anlarınızda onlar hep sizinleydi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yazı yazma rehberi: bölüm 5
Öncelikle iyi günler, nasılsınız iyi misiniz? Umuyorum ki her şey yolundadır. Aslında her şeyin yolunda olması bazı durumlarda iyi olmuyor. ...
-
Tornavidalara tarafsız bir gözle baktığımızda tornavida ile vida sıkmak ve çekiçle çivi çakmak benzer eylemlerdir. ikisi de birbirinden bağ...
-
Öncelikle iyi günler, Geçen gün buraya yazacak konu düşündüm ama aklıma bir şey gelmedi. Sonra düşündüm acaba yazabileceğim her şeyi yazdığ...
-
Öncelikle iyi günler, bu yazıda pişmanlıklardan mı yoksa pişmaniyeden mi bahsetsem tam emin değilim, her iki konuyu da birleştirmeye çalışa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder