10 Ekim 2023 Salı

Yazı yazma rehberi: bölüm 5

Öncelikle iyi günler, nasılsınız iyi misiniz? Umuyorum ki her şey yolundadır. Aslında her şeyin yolunda olması bazı durumlarda iyi olmuyor. Yazı yazarken örneğin. Eğer ben çok mutluysam ve hiçbir sıkıntım yoksa hiç yazı yazasım gelmiyor, çok üzgünsem ve her şey kötüyse de gelmiyor ama yazı yazdığım zamanlar her şey olmasa da bir şeylerde bir problem var ve o problem beni üretmeye itiyor. Izdırap genellikle kötü ama onun da işe yarayan bir kısmı var. Aspirin de söğütten yapılıyor ama nasıl ki başımız ağrıdığı zaman söğüt ağacı yemek yerine onun işe yarar kısmını tüketiyorsak acı ve ızdırap konusunda böyle yapacaz. Üretmeye iten kısmını bulup ayrıştırmamız gerekiyor sadece. Bunu bulmak için deneyi tasarladım bile. Kendimi çeşitli şekillerde acıya maruz bırakıp yazı yazma üzerindeki etkilerini inceleyeceğim. Beraber inceleyeceğiz aslında. Üşüme ile başlayalım bence, hem havalar soğumaya başladı kolay olur üşümek. Bakalım üşümek insanın yazma performansını nasıl etkiliyor. Yarın üşüyüp sonuçları bildiririm. 

Bu arada halihazırda üşümüş olan varsa lütfen yazı yazmayı deneyip sonucunu bana bildirebilir mi? Böylece boşuna üşümemiş olurum ya da örneklem sayısını artırmak iyi olur ben yine de pencereleri açayım.

5 Temmuz 2023 Çarşamba

ağrı kesiciler 1. bölüm

 Öncelikle iyi günler,

Geçen gün buraya yazacak konu düşündüm ama aklıma bir şey gelmedi. Sonra düşündüm acaba yazabileceğim her şeyi yazdığım için mi aklıma bir şey gelmedi yoksa uzun süredir yazmadığım için mi? Eski yazdıklarıma baktım biraz çoğunu unutmuşum, okuyunca hoşuma gitti, espriler falan komik geldi. İnsanın kendi esprisine gülmesi bence çok doğal bir durum (ama yaparken komik olmuyo o kadar, unutup da sonra birisi söyleyince veya bir yerde okuyunca komik oluyo).  Neyse aklıma konu geldi bir tane, "Ağrı kesiciler neremizin ağrıdığını nereden biliyor?" google'a yazarsanız karşınıza, ağrı kesiciler sefil moleküllerdir, hiçbir şeyden haberleri yoktur, vücuttaki tüm ağrıları keserler, yok COX enzimi yok μ-opioid reseptörü falan gibi birtakım şeyler karşınıza çıkacaktır.  Onlar da güzel hipotezler ama burayı okuyorsanız rrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr (pardon R harfinin üzeri tozlanmış da onu silerken oldu.) muhtemelen sıkıcı gerçeklerin peşinde değilsiniz. Ağrı kesiciler neremizin ağrıdığını biliyor ve bu bilgiyi gidip o ağrıyı kesmek için kullanıyor. Buradaki esas soru "nasıl biliyor" değil "niye biliyor"

Ağrı kesiciler neremizin ağrıdığını niye biliyor? Nedeni bize olan sevileri mi yoksa ağrımıza olan nefretleri mi? Tam araştırmadım ama nefret ve korkunun insanları harekete geçirme konusunda sevgiye kıyasla daha etkili olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bence ikinci seçenek daha doğru. Bu arada  Ağrılarımız da bizim bir parçamız mı acaba? Elimiz, kolumuz, beynimiz, böbreğimiz bizim bir parçamızsa; Hücrelerimiz, kaslarımız, sinirlerimiz, lökositlerimiz bizim bir parçamızsa o zaman duygularımız, düşüncelerimiz, umutlarımız, korkularımız ve ağrımız da bizim bir parçamız değil midir? Ağrı kesiciler bizim ağrılarımızdan nefret etmek ile bizim bir parçamızdan da nefret ediyor değiller mi? Bir şeyden nefret ederek ona iyilik yapmak mümkün demek ki. Bunun tam tersi de geçerlidir diyebilir miyiz? sevmenin kötülük olduğu zamanlar olabilir mi? Ağrı kesicilerin ağrımıza olan nefretini bütüncül olarak algılarsak yanlış anlamış oluruz ve yaptıkları iyilikten mahrum kalabiliriz ya da bazı insanların sadece ufak bir parçamıza olan sevgisini de bütüncül düşünürsek bize verdikleri zararı anlamayabiliriz belki de. 



Neyse yav çok uzun olmasın öyle olunca okunmuyor, ikinci bölümde devam ederiz. 

21 Haziran 2023 Çarşamba

Çekiç ve Tornavida

 Tornavidalara tarafsız bir gözle baktığımızda tornavida ile vida sıkmak ve çekiçle çivi çakmak benzer eylemlerdir. ikisi de birbirinden bağımsız iki parçayı metal bir çubuk yardımıyla bir araya getirir. Biri vurarak öbürü döndürerek. Peki hangisi daha iyi? Yaptığımız işte çekiç gibi sert ve kararlı adımlar mı atmalıyız yoksa tornavida gibi dönek mi davranmalıyız? Günümüz dünyasında bazen, nezaket ve kibarlık korkaklık veya zayıflık olarak görülüyor. Kabalık ve umursamazlık da bazen kararlı ve kendine güvenen bir imaj çizebiliyor. Şimdi bu kısımlar zaten her yerde yazıyor, bir çok kere okumuşsunuzdur yukarda yazdıklarımı o yüzden biz bu olaya başka bir taraftan bakalım, bir tornavida olsaydınız yıldız tornavida mı olmak isterdiniz düz tornavida mı? Peki bir çekiç olsaydınız kendinize yıldız tornavidaları mı daha yakın hissederdiniz düz tornavidaları mı? Vidalar ve çiviler iyi geçiniyorlar mı peki? Pense nedir? Yav bi sürü yeni soru çıktı ortaya en iyisi alet çantası ve gizemleri hakkında da bir yazı dizisi yazıyım, bu arada fark ettim ki blog'da bir sürü yarım kalmış yazı dizisi var. Acaba onları mı bitirsem yoksa yeni yazı dizilerine devam mı etsem ama buraya nasıl anket eklenir bilmiyorum o yüzden şöyle yapalım ben aşağıya A ve B diye iki harf yazıyım. A yeni yazı dizileri yaz B de eskileri bitir olsun mesela. Siz de yorum kısmına  aşağıya yazdığım A'yı veya B'yi kopyala yapıştır yaparak katılırsınız ankete

 

 

A

 

 

B

 

  

İsterseniz kendi klavyenizi de kullanabilirsiniz.

19 Haziran 2023 Pazartesi

Yazı yazma rehberi: bölüm 4

Yazı yazarken yeni şeyler denemekten korkmayın. Mesela ben bu yazıyı üç cümlelik gruplar halinde güncelleyeceğim. Üçüncü cümleye de gelmişiz o zaman bir sonraki güncellemede görüşürüz.

EK 1: yeni bir şey fark ettim. Geçenki üçlemenin son cümlesini veda cümlesi yazmam aslında gereksiz olmuş. Zaten üç cümle hakkım var onu da bu şekilde harcamışım.


EK 2: yeni bir şey fark ettim. Geçenki üçlemede bir önceki üçlemede yaptığım hatalardan bahsetmem gereksiz olmuş. Zaten üç cümle hakkım var onu da bu şekilde harcamışım.


EK 3:Yeni bir şey fark ettim. Şaka şaka etmedim. Tabii bu durum, bu üçlemeyi de böyle harcadığım gerçeğini değiştirmiyor.


EK 4:bence geçenki şakaya değdi. Nedense kendi esprilerime çok gülüyorum. Bir de üç cümle azmış yav yetmiyo bi şeye.


EK 5:şöyle ilginç bir durum var, geçmişimi eleştirdiğim sürece ilerleyemiyorum, ama geçmişimi eleştirmezsem de hatalarımdan nasıl ders çıkaracağımı bilmiyorum.

EK 6:belki de hatalardan ders çıkarma fikrinin kendisi de bir hataydı, eyleme geçmek hazırlanmaktan daha önemlidir belki. Çünkü vakit az yazılacaklar çok.

EK 7:üç cümle kuralından sıkıldım yav. Yine de uygulamaya devam edeceğim. Neyse şimdilik böyle gitsin bakalım.



geçen gün

Dün blog'taki yazılarımdan birisini yapay zekaya okuttum. Hakkını yemeyeyim güzel de okudu yazının ana fikrini ve genel tarzını güzel analiz etti. Bir sonraki adımım buradakilere benzer şeyler yazdırmaya çalışmak olacak, eğer becerebilirsem bundan sonra bana ihtiyaç kalmaz. Tabii bunu yapmak zor çünkü çok üşeniyorum bununla uğraşmaya. 

8 Mayıs 2023 Pazartesi

Yazı yazma rehberi: bölüm 3



Genelde internetteki rehberlerde yazı yazarken dikkat etmeniz gereken 10 şey, gözden kaçırmamanız gereken 5 durum falan yazıyor. Ben bu bölümde yazı yazarken dikkat etmemeniz gerekenlerden bahsedeceğim.
1.) Önceki yazılarınız
2.) Ev kirası
3.) Verilmiş sözler
4.) Eski alışkanlıklarınız
5.) Eski alışkanlıklarım
biraz alakasız duruyor ama gelin yakından inceleyelim.
yazı yazarken daha önceki yazılarınızı dikkate almamalısınız çünkü o yazıyı yazdığınızdaki siz ile şimdiki siz arasında ufak da olsa bir fark var, fikirleriniz değişmiş olabilir, çıkarlarınız değişmiş olabilir, başka şeyler de olabilir o yüzden en iyisi geçmişi geçmişte bırakmaktır.
Ev kirası, mutfak alışverişi gibi cebinizden para çıktığı durumlar insanın moralini bozuyor. Yazı yazarken gündelik kaygılarınızın olmaması en iyisi
Zorla yazı yazılmaz sırf birisine söz verdiniz diye yazı yazmayın, aslında tekrar düşününce zorla yazı yazılır yav bu maddeyi iptal edelim. Okumayın 3. maddeyi
Eski alışkanlık konusu aslında biraz karışık mesela bu alışkanlık yazı yazmaksa bunu göz ardı etmeyin ama yazdıklarınızı silmekse göz ardı edebilirsiniz.
son olarak yazı yazarken benim eski alışkanlıklarımı dikkate almanıza gerek yok.

bu yazı ne işimize yaradı? Google'a Hempel'i kuzgunları yazarsanız internetin uçsuz bucaksız dünyası size tümevarım ile ilgili ilginç bir akıl yürütme örneği sunacaktır. Biz onun bi benzerini de az önce burada yaptık. Aslında yazıya başlarken böyle bitirmek aklımda yoktu. Genelde yazımda bahsettiğim kavramları kendim açıklarım ama bu sefer üşendim. Böyle olmasının nedeni muhtemelen size dikkat etmemeniz gereken şeyleri söylerken bunlara benim dikkat etmemdi, kendi kazdığım kuyuya siz düşmeyin diye ben düştüm.

26 Nisan 2023 Çarşamba

keşkeler

 Öncelikle iyi günler, bu yazıda pişmanlıklardan mı yoksa pişmaniyeden mi bahsetsem tam emin değilim, her iki konuyu da birleştirmeye çalışacağım. İki farklı kavramı birleştirmek için nasıl bir yöntem izlemeliyiz acaba? Keşke bu konuda bir rehber olsaydı. İşim çok kolaylaşırdı. Aklıma şöyle bir fikir geldi, önce bu konuda bir rehber yazayım daha  sonra da rehberin rehberliğinde aslında yazmak istediğim konuya geri dönerim. Hazırsanız başlayalım, ihtiyacınız olan tek şey okuma yazma becerisi (Sadece okuma becerisi de yetebilir.)


Alakasız konuları birbirine bağlama rehberi 1. kısım

Alakalı ya da alakasız herhangi iki konuyu birbirine bağlamak günlük hayatta da oldukça işinize yarayacak bir mefhumdur. Mevhum ve mefhum kelimelerinin anlamlarına az önce google'dan baktım. Mevhum kuruntu demekmiş mefhum kavram demekmiş. Yani doğru kullanmışım, bir ara mevhum mefhumu hakkında da bir şeyler yazmak istiyorum. (Bu yazıda çok kelime esprisi yaptım kusura bakmayın ama son bi tane daha var yapmak istediğim keşke ve keşkek ile ilişkili ondan sonra bitiyor söz.) Rehber yazarken konu  ne ara keşkeğe geldi yav? Neyse zaten böyle olması gerekiyordu, aynı benim yukarıda yaptığım gibi bağlayabilirsiniz bu konuları, bu yöntemde bağlamak istediğiniz konuları direkt arka arkaya söylüyorsunuz ve karşınızdaki insanın "ne alakası var lan?" gibi bir cevap vermemesi için dua ediyorsunuz. Şu anda benim karşımda bir insan değil de bilgisayar ekranı olduğu için ben nispeten şanslıyım, çünkü bilgisayar ekranları size genelde pek cevap vermiyor (eğer şizofreni gibi bir hastalığınız yoksa). Bu yöntemi günlük hayatta kullanmanızı önermiyorum ama merak etmeyin daha yeni başladık bi sürü güzel taktikler var. 


Yöntem Künyesi

Yöntemin Kodu: 1 

Yöntemin iyi yanları: Bir yöntem olması

Yöntemin kötü yanları: İşe yarar bir yöntem olmaması

Son notlar: Bence dışarda denemeyin 


3 Nisan 2023 Pazartesi

Yemek Tarifleri ve Püf noktaları: Biber Dolması

Dolma yapmak aslında çok kolaydır. Size tek gereken şey neyi nasıl doldurmanız gerektiği bilgisi, bir de bu bilgiyi kullanabileceğiniz bir ortam, iki şey oldu :(  kusura bakmayın. yazı yazmak dolma yapmaya benziyor aslında burada boş sayfa var önünde onu dolduruyorsun, orada biber var önünde onu dolduruyorsun. Neyse tarifimize dönelim, öncelikle biberlerimizi yıkıyoruz daha sonra biberlerimizin içini bir bıçak yardımı ile oyuyoruz, bu açıdan bakınca dolma yapmak aslında tahta oymacılığına benziyor orada tahta oyuyorsun burada biber oyuyorsun. daha sonra dolmamızın içini hazırlıyoruz, burada sınır sizin hayal gücünüz, isterseniz dünden kalan pilavı koyun isterseniz evde kavanozun dibinde kalan tahıl bakliyat kuru üzün falan koyun fark etmez. Bu noktada yemeğin aşureye döndüğünü düşünebilirsiniz ve haklısınız da aslında biber dolması biberin içinde servis edilen bir aşuredir. Neyse bu harcı biberlerin içine doldurduktan sonra, harç için kullandığımız domateslerin kafalarını biberlerin üzerine örtüyoruz. Biber dolması yapmak aslında soğuk bir günde dışarı çıkmaya da çok benziyor, birisinde kafamıza bere takıyoruz öbüründe bibere domates takıyoruz. Daha sonra biberleri tencereye dikkatli bir şekilde koyuyoruz, yani tencereyi biberle dolduruyoruz, bu açıdan bakınca biber dolması yapmak aslında biber dolması yapmaya çok benziyor. Sonra da ocağın altını yakıp biber dolmasının pişmesini bekliyoruz. Bu kısım da hayatın kendisine benziyor. burada ocağın altını yakıp biberin pişmesini bekliyoruz orada elimizden geleni yapıp (veya yapmayıp) başımıza güzel şeyler gelmesini. Dolma piştikten sonra tadına bakın güzel olmuşsa tabağa koyun, yoksa çöpe dökebilirsiniz. Tam emin olmamakla birlikte ben biber dolmalarının çöpe dökülmek istemediklerini düşünüyorum, yenildikleri zaman daha mutlu oluyorlardır bence. Sonuç olarak bakmasını bilirseniz aslında herkes ve her şey kocaman birer biber dolmasıdır. Esas mesele içimizi neyle doldurduğumuz, çünkü günün sonunda yemek tabağına mı yoksa çöpe mi gideceğimiz buna bağlı.

23 Şubat 2023 Perşembe

Öncelikle iyi günler

Çok uzun zaman olmuş yav buraya bir şeyler yazmayalı. Bir sürü taslak bırakmışım, birazına baktım ama bir şey anlamadım. 2-3 kelime yazmışım bir çoğuna, daha iyi not almam gerekiyor muhtemelen. Neyse bu aralar yapmam gereken başka işler var. Tez falan yazmam gerekiyor ama takdir edersiniz ki, insanlar görevlerinden kaçmak için garip garip şeyler yapabiliyor. Sınava çalışmamak için evi temizlemek, evi temizlememek için çamaşırları ütülemek, çamaşırları ütülememek için... Neyse bu böyle gider biz konumuza dönelim. Konumuz yok sanırım o zaman konu bulalım bir tane. Mesela sınırlar, insanın sınırları nerede başlar nerede biter? Benim bedenim bana dahil mi? Az önce tırnağımı kestim dolayısıyla bedenimin bir parçası artık benden ayrıldı, daha az Sefa'yım (Adım Sefa bu arada) diyebilir miyim? Bu arada ismimden ilk defa bahsettim sanırım ( Eski yayınlara bakmaya üşendim bi ara bakarım ama ilk defa bence.)  acaba daha kibirli birisi mi oldum ya da daha az mı utanıyorum? Belki de kestiğim tırnağım gerçekten de kişiliğimden bir parçaydı ve o yüzden farklı davranmaya başladım, artık ben eski ben değilim belki de. "Bedenim ben değilim ama bedenimi ben kullanıyorum" da diyebilirsiniz. O zaman sen kimsin? Nereden kullanıyorsun? Falan filan bir sürü yeni soru gelir devamında o yüzden lütfen öyle demeyin. Bu konu zormuş yav keşke daha kolaydan başlasaydım. Başka bir konu bulalım. "Çok uzaklardaki bir dağın eteğinde bir çakıl taşı varmış. Gününü diğer taş arkadaşlarıyla konuşarak bazen de yuvarlanarak geçirirmiş. " mesela iki sene önce bunu yazmış bırakmışım acaba bu hikayeyi nasıl devam ettirecektim? Bu hikayenin devamını yazsam güzel olur. Yazayım o zaman. Şaka maka 2 sene olmuş yav, bir daha bu kadar uzun ara vermem inşallah. 

Yazarken fark ettim yazı yazmanın zevkini. Unuttuğum güzel duyguymuş. umuyorum ki siz okumanın zevkini unutmamışsınızdır. 

İyi akşamlar diliyorum.

10 adımda felsefe

17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...