11 Nisan 2015 Cumartesi

Acı

Şimdi ingilizce bir laf var: "No pain no gain" diye. Konuya direk girdiğim için kendimi biraz garip hissettim keşke şöyle biraz giriş bölümü yazsaydım. Bildiğiniz üzere bu yazıyı tamamen yazdıktan sonra yayınlıyorum yani eğer gerçekten de pişman olsaydım bunları yazmak yerine giriş bölümü yazardım. O zaman niye pişmanım diyerek yalan söyledim? Bunu bilerek mi yaptım yoksa bilinçdışı etkiler yüzünden mi yazdım? Sizi kandırmak mı istedim? Yoksa pişman olmanın, üzgün olmanın bana sağlayacağı birtakım avantajlar mı var? Şimdi de çok fazla soru oldu. Neyse ben yazıyım siz cevapları çıkartırsınız yazıdan. Üzgün ya da mutlu olmak insana diğer insanlara karşı bir avantaj sağlıyor mu? Aslında çevrenize biraz bakarsanız mutsuz insanları mutlu insanlardan daha çok ciddiye aldığınızı fark edersiniz. "Gülme lan iki dakka ciddi ol" lafını günlük hayatta kullanıyoruz. Gülmek ciddiyetsizlik sayılıyor günümüzde. (Aslında gülmek biraz canice ve acımasızca bir eylemdir ama gülmenin tarihini başka bir yazıda daha detaylı işleyelim. Burda parantez içinde harcamayalım. Bu laflarımdan parantez içine yazdıklarımı harcanabilir, dandik yazılar olarak gördüğüm anlamı çıkabilir fakat bu doğru değil, yalan söyledim aslında bu yazıyı başka yere yazmak isteme nedenim parantez içinde harcanmayacak kadar değerli olması değil buraya yazmaya üşenmem ayrıca parantez çok uzun olunca konuyu takip etmek de zorlaşıyor ama bu benim değil okuyucunun sorunu. Belki de bu yüzden kimse okumuyordur yazdıklarımı. Keşke sorunlarınıza daha çok ilgi gösterseydim. Bu arada bayağı uzun oldu parantez. İyi de oldu.) Bununla paralel olarak da somurtmak ciddiyetin önemli bir göstergesi. Neden gülen bir insanın sözlerine gülmeyen birinin sözlerine kıyasla daha az önem veriyoruz? Ben biraz (Yaklaşık 5 dakika) düşündüm ve aklıma ölümden başka bir şey gelmedi. Sanıyorum ki bildiğimiz en ciddi durum ölüm ve ölüm de üzücü bir şey. Belki de beynimiz bir olgunun ciddiyetini onun ölüme olan yakınlığıyla ilişkilendiriyordur. Mutluluğu da ölümle bağdaştıramadığımız için mutlu, gülen insanları daha az ciddiye alıyoruzdur belki. Bana göre en ciddi insanlar ciddiyetsiz olanlar. Olayları ölümle kıyasladığımız vakit normalde önem verdiğimiz hiçbir şeyin önemli olmadığını fark etmiş oluruz. Bundan sonra onlara vereceğiniz önem ölümün değerini azaltır ve onu küçük düşürür. Mesela sınavdan aldığınız düşük not ile birinin ölümüne aynı gözyaşını dökmek yanlış değil mi? Tabii bunu gözyaşı ile sınırlamamak lazım ama sizin ana fikri kaptığınıza inanıyorum. Aslında bu kadar lafa gerek yoktu "Gerçek ciddiyet ciddiyeti hak etmeyen konulara ciddiyet göstermemektir." diyebilirdim ama çok fazla ciddiyet kelimesini içeriyor ve ben çok fazla ciddiyet kelimesini içeren cümleleri sevmiyorum. Kim sever ki zaten? Bu kadar giriş yeter ana konumuza dönelim: İngilizlerin bu sözü "Acı yoksa kazanç da yok" olarak çevrilebilir. Bizim atasözlerine bakarsak "Armut piş ağzıma düş" var. Bunu çevirmeye gerek yok Türkçe zaten. Demek istediğim şey yabancıların aksine bizim atalarımıza göre kazanmak için acı çekmeye gerek yok. Acı çekmek saygı duyulacak bir şey değildir. Acıyı yüceltmeyin. Gülün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

10 adımda felsefe

17.) Adımları hızlandırmak Küçükken bir hikaye okumuştum. Adamın biri at arabasını elma ile doldurmuş, yolda gidiyormuş. Bir süre ilerledikt...